(Ku'R'antum Fizik kitabının önsözü)
Başımızı yukarı kaldırıp baktığımız da gökyüzünü görüyoruz, lakin Kuran’da bahsedilen yedi kat Gök nerededir?
Başımızı yukarı kaldırıp baktığımız da gökyüzünü görüyoruz, lakin Kuran’da bahsedilen yedi kat Gök nerededir?
Allah, Göğün yedi kat ve yerin de yedi kat olduğunu “O Allâh ki, yedi semâ yarattı ve arzdan da onların bir mislini! 65 Talak suresi 12. ayeti ile bildirmiştir, varlığı hakkında kesin ve net bilgimiz olduğuna göre, bu güne kadar neden bunlar hakkında hiç araştırma yapmadık?
İnsanlar, yedi Göğü, apartman katları gibi üst üste bir yapı şekilde olabileceğini ve bu durumda birinci katın hemen başımız üzerinde yer aldığını, diğer altısının uzayın derinliklerinde, ötelerin de ötesinde sırayla ikinci üçüncü derken bu şekilde yedinci göğün varlığına inanmaktalar. Sonra sıra yerin katları hakkındaki soruya gelince dünyanın bilinen dört katmanını, yerkabuğu, dış manto, iç manto ve çekirdek diye saydıktan sonra kalan üç katın isimleri hakkında ise bir fikir sahibi olmadıklarını söyleyerek cevaplandırdılar. İnternette bir şeyler var mı diye baktığımızda, inançsız bazı insanların izandan yoksun alayları ile karşılaşmaktayız.
Hayatını din sayesinde kazananlar ise, bu tür ayetlerin müteşabih ayetler olduğunu dolayısı ile bizim bu ayetleri anlamamıza imkan olmadığını söylemekteler. Yazılı Kuran tefsirlerinin tamamında “Gökler ve yer” için yorum yapılmadan. Sadece tercümeye yer verilebilmiştir.
Bilim adamları ise Gök kavramıyla uzayı, Yer kavramıyla dünyayı tanımlarken “Göğe çıkmak” ile “gökyüzüne(Uzaya)” çıkmayı kastediyorlar.
Gerçekte var olan, yedi kat gök ve bir o kadar sayıda yer, nasıl bir fiziki yapıya sahip olmalıdır? Yerin yedi kat ya da katman olmasının sebebi hikmeti nedir?
İnsanlık tarihi boyunca, gerek bilim adamları gerekse felsefeciler maddenin var oluşu hakkında birçok teori üretmişlerdir. Özellikle gayrimüslim astrofizikçilerin yaratılış ve atom üzerine varsayımları kanun hükmüne bürünmüştür. Atom ve ışık hakkında Kuran’da yazılı olana bakılmamıştır. Gerçekte, en güvenilir bilim kaynak kitabı Kuran’dır. İçerisinde atom, onu oluşturan varlıklar ve düzenleri ile madde hususunda her şey eksiksiz ve kusursuz işler şekilde anlatılmıştır. Modern bilim ülfet üzere tanımlar yapmaktadır. “Mıknatısların aynı kutupları birbirini iter” veya “aralarında bağ oluşur”” gibi önermelerde, bu olaylar öyle olmalıymış gibi anlatılırken itme ve çekme olayının nasıl gerçekleştiğine değinilmez. Yine bağ hakkında hiç bilgi verilmez, bağ neyden oluşmuştur? Yapısı ve işleyiş mantığı nasıldır? Yapılan tanımlara rağmen bunlar bilinmez olarak kalmaya devam eder. Böylece bilimsel tanımları yapılmış(!)olaylar hakkında sorular sorulduğunda, cevaplarının olmadığı görülmektedir.
Kitapta yer alan anlatılar yeni bir teori olarak sunulmamaktadır. İçerisinde ayetlere dayanmayan bir tanım yoktur. Neredeyse her sayfasında bir mucize var, bu yüzden Kuran’ı yeniden keşfedilmektedir. “Gök ve yer” kavramının, bildiğimiz gök olmadığını, başka bir şeyleri ifade ettiğini anlayınca gözün gördüğü her görüntü değişivermektedir. Batı kaynaklı keşifler için, “İşte bakın Kuran’da yazıyormuş” demek yerine, henüz bilinmeyen şeyleri herkesten önce açıklıyoruz.